Ünlü tablolar hakkında az çok bilgi sahibi olabilirsiniz ya da en azından ressamlarının kim olduğunu bilirsiniz. Peki, bu resimlerin ortaya çıkış hikayelerini merak ettiniz mi? Kullanılan resim tekniklerinden model seçimlerine, tarihi olaylardan ressamın ruh haline kadar pek çok farklı konudan etkilenen ünlü tabloların hikayelerine çok şaşıracaksınız.
1. Yıldızlı Gece

İlk olarak dünyanın en büyük ressamları arasında kabul edilen ve özgün tarzıyla sanat tarihinde önemli bir yeri bulunan Van Gogh’tan söz edelim. Van Gogh dendiğinde akla gelen ilk şeyler ayçiçekleri, sarı renk ve kulak kesme hikayesidir. Ama bir de eşi benzeri bulunmayan Yıldızlı Gece tablosu vardır ki gören herkesi büyüler.
Kardeşi Theo ile mektuplaşmalarından anlaşıldığı kadarıyla bu resmin esin kaynağı, akıl hastanesindeki odasından gördüğü manzaradır. Resim ilk olarak hafif bir gün doğumunu betimler, sonrasında ise kasabanın ve buğday tarlasının etkisi hissedilir. Üç boyutluluk etkisi yaratabilmek için impasto tekniğini kullanan Van Gogh, bu resimde de hareketliliği ustalıkla vermeyi başarmıştır.
Hayatını kaybetmeden önce yaptığı son resimlerden biri olan Yıldızlı Gece, sıklıkla Rhone Üzerinde Yıldızlı Gece tablosu ile karıştırılır. Rhone Üzerinde Yıldızlı Gece eseri, daha karanlık bir atmosfere sahiptir ve yıldızların nehir üzerindeki yansımaları resmedilmiştir.
Hayatı boyunca sadece bir resmini satmayı başarabilmiş büyük ressam Vincent van Gogh’un nasıl ünlü olduğunu merak ediyor musunuz? O zaman sizi Vincent Van Gogh: Nasıl Ünlü Oldu? yazıma alabilirim.
2. Çığlık

Çığlık, Edvard Munch’ün tarzını ve sanat anlayışını en net görebileceğimiz eserlerinden biridir. Doğanın çığlığı olarak nitelendirilen bu eserin odağında, çığlık atan bir figür göze çarpar. Ressamın iniş çıkışlar ve kayıplarla dolu hayatının bir dışavurumu olarak yorumlanan bu eserde dikkat edilmesi gereken bir nokta daha vardır: Kızıl gökyüzü.
Ressam tablosundaki kızıl gökyüzünü resmederken gerçekten gördüğü gökyüzünün rengini yansıtmıştır. Endonezya’daki Krakatoa yanardağı, 1883 yılında patlamış ve atmosfere dağılan küller nedeniyle tüm Avrupa bundan etkilenmiş. Günler süren kül bulutları nedeniyle gökyüzü kızıl renge bürünmüş. Munch’ün ünlü tablosunun arkasında yatan hikaye ise büyük bir ruhsal bunalımın aynı etkideki bir afetle birleşimini anlatmaktadır.
Bu şahane resmi görmek ve büyüsüne kapılmak isterseniz, günün birinde yolunuz Norveç’e düşerse, Oslo National Gallery’i mutlaka ziyaret etmelisiniz.
3. Mona Lisa

Dünyanın belki de en ünlü tablosudur Mona Lisa. Bu kadar ünlü olmasının nedeni ise kusursuz tekniği ve etkili fırça darbeleri yanında hala çözülemeyen sırlarıdır. Leonardo Da Vinci’nin 16. yüzyılda yaptığı bu mükemmel eserinde, Fransız bir tüccarın karısı olduğu bilinen Francesco del Giocondo’yu resmettiği düşünülmektedir. Bunun yanında Francesco’nun gizemli gülüşü ve resmin arkasındaki hikaye uzun yıllardır merak konusu olmaya devam ediyor.
Sergilendiği müzelerden birçok kez çalınan Mona Lisa, bugün, Paris’teki Louvre Müzesi’nde güçlü bir koruma altında tutulmakta ve sergilenmektedir. Müzede resmi gören sanatseverlerin ortak kararı ise Mona Lisa’nın güzelliğinin hayallerinin de ötesinde olduğu olmaktadır.
4. Son Akşam Yemeği

Leonardo Da Vinci’nin pek çok eseri büyük üne sahiptir ve tüm dünyanın hayranlığını kazanmıştır. Sadece sanat alanında değil, mimari ve bilim dünyasında da ilklere imza atan Da Vinci’nin bir diğer önemli resmi de Son Akşam Yemeği’dir. Santa Maria delle Grazie Manastırı’nın duvarına resmedilen bu eser, Hz. İsa’nın havarisi tarafından ihanete uğramadan önce yediği son akşam yemeğini anlatır. Havarilerinin yüzündeki panik ifadesinin nedeni ise Hz. İsa’nın ihanetten haberdar olduğunu söylemesidir.
Bununla birlikte Son Akşam Yemeği, Salvador Dali ve Zeng Fanzhi başta olmak üzere pek çok sanatçı tarafından yeniden yorumlanmıştır. Popüler kültürde ise Da Vinci Şifresi filmi ile yeniden gündeme gelmiş ve ününü arttırmıştır.
Resmi yakından görmek için Milan’da yer alan Santa Maria delle Grazie Manastırı ziyaret edilebilir.
5. İnci Küpeli Kız

Johannes Vermeer’in filmlere dahi konu olan ünlü tablosu İnci Küpeli Kız, hikayesi ile de en çok merak uyandıran tablolardan biridir. Tabloda resmedilen kız hakkında kesin bir bilgi olmamakla birlikte, ressamın kızı ya da evindeki hizmetçilerden biri olduğu düşünülmektedir.
Resimden ilham alınarak yazılan romanın film uyarlamasında ise inci küpeli kızın hizmetçi olduğu anlatılmıştır. Bu teori daha çok kabul görür çünkü Vermer, düşük statüde yer alan bir kızı inci küpelerle resmetmek istemiş olabilir. Tüm bunların yanında Avrupalı bir kızın, daha çok Ortadoğu’ya özgü bir tarzda başörtüsü takması da dikkat çeken noktalardan biridir.
İnci Küpeli Kız, ressamının ölümünden yüzlerce yıl sonra keşfedilmiştir ve 1902 yılından bu yana Hollanda’da Mauritshuis Müzesi’nde sergilenmektedir.
6. Amerikan Gotiği

Amerikan Gotiği, hepimize çok tanıdık gelecek bir resimdir. Grant Wood tarafından yapılan bu tablo, Iowa kırsalında yaşayan bir aileyi resmeder. Elinde dirgen tutan bir adam ve yanında kız kardeşi, gotik tarzdaki evlerinin önünde durmaktadır. Pek çok insan resimde yer alan kişilerin karı-koca olduğunu düşünür. Ancak ressam, açıklamasında kardeş olduklarını ve kadının hiç evlenmediği belirtmiştir.
Ancak geçtiğimiz yıllarda yapılan başka bir açıklama hikayeyi farklı bir yöne çekti. Ressamın model olarak kullandığı kişilerin kendi kız kardeşi ve dişçisi olduğu ortaya çıkarıldı. Hatta modellerin 1930 yılında resmin önünde verdikleri bir poz bile var.
Resim Art Institute of Chicago tarafından ödüllendirilmiş olmasına rağmen, Iowa halkı tarafından beğenilmemiştir. Halka göre resmedilen insanlar tutucu olarak gösterilmiş ve bu da yanlış bir algı oluşmasına neden olmuştur. Bunun yanında bugün Dibble House olarak da bilinen bu ev, her yıl çok sayıda turistin akınına uğruyor. Amerikan Gotiği ise Art Institute of Chicago’da sergileniyor.
7. Venüs’ün Doğuşu

Sandro Botticelli, aşk tanrıçası Venüs’ü tasvir ettiği Venüs’ün Doğuşu ile bilinen önemli bir ressamdır. Rönesans akımının en büyük ressamlarından da biri olan Boticelli, bu eserini İtalya’nın büyük ailelerinden biri olan Mediciler için yapmıştır.
Resimde yer alan Venüs, deniz kabuğunun içindedir ve onun doğumu anlatılır. Temelde resmin farklı yorumlamaları bulunmakta ancak en kabul göreni, neo-platonculuk olarak değerlendirilir. Neo-platonculuk, tüm kainatın tek bir kaynaktan oluştuğunu ileri süren bir akımdır ve bu resmin de aynı ideali temsil ettiği düşünülmektedir.
Eşsiz sanat eserlerinden biri olan Venüs’ün Doğuşu’nu görmek için Floransa’daki Uffizi Gallery’i ziyaret etmeniz gerekiyor.
8. Guernica

Pablo Picasso, dünya üzerinde bilinen ve tarzını kabul ettiren en büyük ressamlardan biridir. Ressamın en büyük eseri ise şüphesiz Guernica’dır. İspanya İç Savaşı’nda direnişçiler için simge haline gelen bir kasaba olan Guernica’dan ismini alan bu tablo, savaş karşıtı sanat duruşunun da temsilcisi olmuştur.
Nazi Almanya’sının Guernica’yı vurmasından sonra Picasso’nun ortaya çıkardığı bu eser, bugün New York’taki Museum Of Modern Art’ta sergilenmektedir. Resimle ilgili anlatılan bir hikaye ise şudur: Picasso, Nazi Almanyası için çalışan bir subayın sorduğu “Bu resmi siz mi yaptınız?” sorusuna, “Hayır, siz yaptınız.” diyerek cevap vermiştir.
9. Whistler’ın Annesi

James Abbott McNeill Whistler’ın annesini model olarak kullandığı Whistler’ın Annesi, tamamen tesadüf eseri ortaya çıkmıştır. Model olarak anlaştığı kişinin gelmemesi üzerine annesini resmetmeye karar veren ressam, bu resmi ile büyük üne kavuşmuştur. Öyle ki pek çok eleştirmen, Viktorya döneminin Mona Lisa’sı olduğunu ileri sürmektedir.
Resimde göze çarpan oran sorunu ve modelin çok uzun görünmesi, farklı görüşlere neden olmuştur. Ancak en olası nedeni, ressamın annesinin uzun süre ayakta durması nedeniyle yorulması ve resmin yarısında oturmak zorunda kalmasıdır. Bu küçük kusur bile resmin başarısının önüne geçemedi ve dünyanın her yerinde “anne” temalı pek çok projede kullanıldı.
10. Adamın Oğlu

Rene Magritte’in en ünlü eserlerinden biri olan Adamın Oğlu ise tam olarak ressamın tarzını yansıtmaktadır. Görünene ve gizlenene atfın olduğu bu resimde, bir adam ve suratının ortasında duran yeşil elma vardır. Anlatılmak istenen düşünce ise nettir aslında. Gizli olan aranır ama bu arayışta arayan da gizlenmektedir.
Sürrealizmin simge isimlerden biri olan Magritte, resimlerine hep bir bulmaca havası verir. Bu bulmaca sanatının örneklerinden biri olan Adamın Oğlu’nda ise görülen ve görülmek istenen arasında çatışma resmedilmiştir.
11. Denizcilerin Kahvaltısı

Denizcilerin Kahvaltısı, Renoir’in en ünlü eserlerinden biri değil ancak en güzellerinden biri. Ressamın pek çok resminde olduğu gibi bu tabloda da modeller, yine ressamın yakın çevresinden insanlar. İtalya’ya yaptığı seyahat sonrasında, izlenimcilik akımından uzaklaşmaya başlayan ressamın tarzındaki değişim, bu tabloda da görülmeye başlanmış.
Orta sınıfın yaşamından izler taşıyan tabloları ile bilinen Renoir’in bu resmi, denizcilerin verdiği bir kahvaltı molasını anlatıyor. Genel olarak tablolarında olan sevinç, birlikte güzel vakit geçirme ve sohbet temalarını Denizcilerin Kahvaltısı’nda da görmek mümkün.
12. İki Frida

Hayatı ağır trajedilerle geçmiş bir ressam olan Frida’nın, hemen hemen her eserinin hikayesi çarpıcı ve etkileyici. Ama İki Frida, 15 yaşında geçirdiği ağır trafik kazasının ressamda açtığı derin yaraları en keskin haliyle ortaya koyan eseri.
Hastalıklarla ve sevdiklerinin ihanetiyle geçen bir ömürden sonra Frida, resimlerinde çektiği acıları motif olarak sıklıkla kullanmış. Aynı zamanda kadının toplumda yaşadığı sorunları ve erkek egemenliğine başkaldırıyı da tema olarak kullanmayı tercih etmiştir.
Sarsıcı hayatı ve doğaüstü yeteneği ile Frida, hem kendi dönemini, hem de gelecek kuşakları etkilemiştir. Bugün bile bir idol kabul edilen ressamın İki Frida adını verdiği eseri ise hayatının farklı iki dönemine odaklanıyor. Sol tarafta, beyaz bir elbise içindeki saf ve genç Frida; sağ tarafta, elinde makası ile yorgun ve yaş almış diğer Frida… İki kadın birbirinden o kadar uzak, ama bir o kadar da aynı görünüyor.
13. Gece Devriyesi

Rembrandt’ın en ünlü eserlerinden biri olan ve tarzını en iyi şekilde görebileceğimiz Gece Devriyesi, hakkında pek çok söylentinin olduğu bir resimdir. 1642 yılında tamamlanan bu resimde, hangi olayın anlatıldığı ve nasıl betimlendiği tam olarak belirli değildir. Ancak yoğun sarı kullanımı ve heyecan hissinin varlığı, bir zafer sonrasındaki coşku olarak açıklanmaktadır. Bunun yanı sıra, Hollandalı katolik ve protestanların bir araya gelmesi ile İspanya’da ortaya çıkan isyanlara gönderme yapıldığı da düşünülmektedir.
Ünlü tabloların pek çoğunun aksine Gece Devriyesi, devasa boyutlara sahiptir. Rijksmuseum Amsterdam’da ziyaret edenlerin de en çok etkilendiği nokta 4 metreye varan boyudur. Rembrandt’ın etkileyici ışık kullanımı ve resimdeki figürlerin hareketliliği devasa boyutla sunulduğunda etkisi inanılmaz olmaktadır.
14. Belleğin Azmi

Salvador Dali, resim sanatının en bilinen ressamlarından biri olmasının yanında sansasyonel hayatıyla da merak uyandırmaktadır. Pek çok ünlü eseri bulunmasına rağmen ikonik hale gelen ve Dali ile bütünleşen Belleğin Azmi, muhteşem bir güzelliğe sahiptir. Sembolizm ve sürrealizmin mükemmel bir harmanı olarak gösterilebilen bu resim, zaman kavramını net ve çarpıcı bir şekilde anlatır.
Günümüzde New York’taki MoMa’da sanatseverleri bekleyen Belleğin Azmi, içerisinde sayısız metaforu barındırır. Resimde görülen 4 farklı saat vardır. 3 saat erimeye başlamıştır ve 4. saat de karıncalar tarafından taşınmaktadır. Eleştirmenlerin ortak kanısına göre Dali, zamanın sanılandan daha dayanıksız ve zayıf olduğunu anlatmaya çalışmıştır.
15. Atina Okulu

Raffaello Sanzio ya da daha bilinen adıyla Rafael, Rönesans döneminin en önemli mimarlarından biridir. Aynı zamanda büyüleyici freskleri* ile de çağına damga vurmuştur. Bunlardan biri olan Atina Okulu ise eski Yunan filozoflarını tasvir eden etkileyici bir resimdir. Freskin tam ortasında yer alan Eflatun, Aristo ve Sokrates ilk dikkati çeken figürlerdir. Aynı zamanda Öklid, Pisagor ve Diyojen gibi ünlü düşünürlerin de tasvirlerine yer verilmiştir.
Resimle ilgili ilginç bir diğer nokta ise filozofların resmedilmesi için kullanılan modellerdir. Platon için Leonardo da Vinci, Heraklitos için Michelangelo model olarak alınmıştır. Ressamın kendisi ise basamakların en sağında yer alan ve dışarı bakan figürdür.
Vatikan’daki Apostolic Palace’ta yer alan bu fresk, çağının ruhunu en iyi yansıtan eserler arasında gösterilmektedir. Sanatı ve bilimi birleştiren, bu sayede dönemin net ve yalın bir özetini yapan Atina Okulu, yüzyıllardır görenleri büyülemeye devam ediyor.
16. Çocuklarını Yiyen Satürn

İspanya’da yetişen ressamlardan bir diğer olan Goya’nın ürkütücü sayılabilecek resmi Çocuklarını Yiyen Satürn, mitolojik ögeleri işleyen önemli eserlerden biridir. Satürn’ün tahta geçememeleri için çocuklarını yemesi efsanesini anlatan bu resim, vurucu bir anlatıma sahiptir. 1823 yılında tamamlanan bu eserde, gücü kaybetmemek için çocuklarını canlı canlı yiyen Satürn’ün doğrudan bir tasviri vardır. Rahatsız edici bir tablo olduğu düşünülebilir ancak Goya’nın en bilinen eserleri arasına girmiştir.
Ressam, bu resmi uzun yıllar kendi evinde, yemek odasında sergilemiştir. Bu nedenle resme herhangi bir isim vermemiştir. Ölümünün ardından Çocuklarını Yiyen Satürn olarak adlandırılmıştır.
Satürn’ün hikayesini ve Yunan tanrılarının efsanelerini öğrenmek için Yunan Mitolojisi: 12 Olimposlular Kimler? yazıma göz atabilirsiniz.
17. Adem’in Yaratılışı

Adem’in Yaratılışı, Michelangelo tarafından Sistine Şapeli tavanına yapılan, belki de dünyanın en ünlü freskidir. En fazla röprodüksiyonu** yapılan eserlerden biri olan Adem’in Yaratılışı, modern kültür bakış açısında da etkili olmuştur. Tanrının ilk insan Adem’e hayat üflemesinin tasvir edildiği resimde, Tanrı ve Adem’in ellerinin birleşimi odak noktasıdır.
Michelangelo’nun tanrının yüzünü çizerken kendini model olarak kullandığı düşünülmektedir. Resimle ilgili yaygın bir diğer görüş ise Rönesans döneminden sonra tanrıya duyulan yabancılaşma hissinin resmedildiğidir.
18. Öpücük

Son olarak, Öpücük… Klimt’in ikon haline gelen ve popüler kültürde de büyük yankı uyandıran eseri Öpücük, öpüşen bir çifti temel alır. Erkeğin kadını kavrayışı ve rengarenk çiçeklerin uyandırdığı bahar hissi, resimde öne çıkan etkileyici noktalardır. Resmin genelinde hakim olan altın sarısı rengi ise çekiciliği arttırmaya yetmiştir.
Klimt tarafından 1900’lü yılların başında yaratılan bu eser, döneminde beklenen etkiyi yaratmamış. Buna rağmen 68 kuşağının çiçek çocukları ile birlikte üne kavuşmuş ve simge haline gelmiştir.
*Fresk: Kireç suyunda eritilen madeni boya ile sıvası yeni yapılan ıslak bir duvar üzerine yapılan resim tekniği.
**Röprodüksiyon: Bir eserin aslını bozmadan yeniden yapılması, çoğaltılması, taklidi.