Vincent Van Gogh: Nasıl Ünlü Oldu?

“Bana gelince, benim genelde endişeli ve kaygılı bir yapım var, çünkü yaşamımın hiç de durgun geçmediğini düşünüyorum ve bütün bu acı hayal kırıklıkları, zorluklar ve değişimler ressamlığımı tam anlamıyla geliştirmeme engel oldu.”

Vincent van Gogh

Sanat tarihinin büyük isimleri arasında yer almak için Van Gogh’a kararsızlıklar ve iniş çıkışlarla dolu 37 yıllık kısa bir ömür yeterli oldu. Üstelik yaklaşık iki bin eserini, yani ressamlığını ömrünün son on yılına sığdırdı. En önemli ve pahalı eserlerini ise ölmeden 2 yıl önce tamamladı. Ama yaşamı boyunca sadece Kırmızı Üzüm Bağı adındaki tablosunu satabildi. Peki, Van Gogh’un bugünkü Van Gogh olması, dünyanın en ünlü ressamlarından birine dönüşmesi nasıl oldu?

Vincent van Gogh Kimdir?

Vincent van Gogh; 30 Mart 1853, Hollanda doğumlu, kendine özgü tarzıyla diğer çağdaşlarından sıyrılan, sanatına empresyonizmle başlayıp daha sonra ekspresyonistlerin öncüsü haline gelmeyi başaran bir ressamdır. Resimlerine çarpıcı hayat hikayesinden daha fazla yakın olduğumuz ressam, yalnızlık ve yoksulluk içinde yaşarken umutlarını, hayal kırıklıklarını ve acılarını kendine özgü tarzıyla aktarmıştır.

Van Gogh’un hayatı zorluklar, bu zorluklardan dolayı doğan kararsızlıklar, ruhsal iniş çıkışlar içinde geçti. Resimlerinde de hayatından izler ve bu iniş çıkışlar net bir şekilde görülür. İş hayatında başarılı olamadı ve kendini hiçbir zaman bir yere ait hissedemedi. 15 yaşındayken bir sanat galerisinde iş buldu. Burada çalışıp iyi para kazanırken giderek içine kapandı ve dine yöneldi. Sonrasında işini bırakıp Londra’da öğretmenliğe başladı, daha sonra da kitapçılığa… En sonunda sanat simsarlığı yapan kardeşinin desteği ve önerisiyle resim yapmaya başladı. Ressamlığı boyunca da sıkıntılar, zorluklar ve sağlık sorunları nedeniyle düzenli bir hayatı olamadı.

Nedir Bu Kulak Kesme Hikayesi?

Van Gogh, elbette en çok sansasyonel kulak kesme hikayesi ile bilinir. Ressama dair simgelerden biri haline gelen bu hikayenin çıkış noktası, Vincent’in sık sık yaşadığı krizlerden biridir.

Van Gogh, 1888’de, Fransa’da bir şehir olan Arles’a gider. Buraya neden geldiği ve amacının ne olduğu hakkında kimsenin bir fikri yoktur. Şehre gider gitmez, küçük bir otel-lokantaya yerleşir. Kaldığı oda (Arles’daki Yatak Odası resmindeki) son derece küçüktür ve bu nedenle resimlerini dışarıda yapmak zorunda kalıyordur. Bir süre sonra ise Lamartine Caddesi’nde daha büyük bir eve taşınır ve yakın dostu Gauguin’i davet eder. Gauguin’in gelişini büyük bir sabırsızlıkla bekleyen van Gogh, evini de dostu için hazırlar. 

Beraber geçirdikleri kasım ayı boyunca resim gezilerine çıkarlar, değişik resim teknikleri ve anlayışları üzerine uzun tartışmalar yaparlar. İki ressamın da dengesiz duygusal yapısı yüzünden resim tartışmaları, şiddetli kavgalara evrilir. Dar alanda beraber yaşamak ise durumu daha kötü hale getirir.

Ruhsal sağlığı bozulmaya başlayan van Gogh, Gauguin’in kendisini terk edeceğinden korkar ve ciddi bir kriz yaşar. Gauguin’le yaşadıkları büyük bir kavganın sonunda ressam, kendi sol kulak memesinin tamamını kesip koparır. Kopardığı parçayı da bir bez parçasına sarıp yerel bir genelevde çalışan Rachel adlı kadına verir. Rachel’in durumu fark etmesi üzerine çağırdığı polisler, baygın halde buldukları Van Gogh’u hastaneye götürürler. Olayı ertesi sabah öğrenen Gauguin ise kardeşi Theo’ya haber verdikten sonra Arles’dan ayrılır ve bir daha Van Gogh’la hiçbir zaman görüşmez. 

Van Gogh Nasıl Ünlü Oldu?

Vincent van Gogh’un bugünkü ününe kavuşması, ne yazık ki, hayattayken olmadı. Ünü, yaşamının son yıllarında yaşadığı bölgeler olan Fransa ve Belçika’da, öldükten sonra ise memleketi Hollanda ve Almanya’da yayılmaya başladı. 

Pek bilinmeyen gerçeklerden biri de Theo van Gogh’un eşi Johanna van Gogh hakkındadır. Johanna, eşinin de ölmesi üzerine bütün hayatını Van Gogh’un tanınmasına adamıştır. Hollanda’nın başkenti Amsterdam’da bulunan Van Gogh Müzesi de onun çalışmaları sonucunda kurulmuştur. 1914 yılında yayınladığı Vincent ve Theo’nun mektupları sayesinde Van Gogh’un tüm dünyada tanınmasını sağlamış, kendisine miras kalan tablolar ile Van Gogh sergilerinin düzenlenmesine önayak olmuştur. 

Van Gogh, gelecekte sanatının anlaşılacağını, gereğince de değerlendirileceğini biliyordu. Theo Van Gogh’a “Bir durum var ama kimin belirleyeceğini bilmiyorum. Hem ölüme mahkûm olmak hem de ölümsüzlüğe hak kazanmak.” diye yazdığında da bunu dile getirmişti.

Kaynak: 

Spence,D.(2011). Van Gogh-Sanat ve Tutku;(Çev:İ.Sevinç). İstanbul: Koleksiyon.

Lassaigne,J.(1980). Empresyonistler/Van Gogh; İstanbul:Baskan Yayınları.

Birisi “Vincent Van Gogh: Nasıl Ünlü Oldu?” üzerinde düşündü

Yorum bırakın